Marcello

Adını Federico Fellini’nin kült filmi La Dolce Vita’nın jön baş rolü Marcello Mastroianni’den alan Marcello, Napolili baş şef Luigi Mariconda ve Cenovalı Focaccia şefi Massimiliano Nardo’nun liderliğinde otantik İtalyan reçetelerini özel olarak ürettikleri peynirlerle misafirlerine sunuyor.

1950’ler İtalya’nın savaş sonrası refaha ulaştığı, yenilenme ve gelişme sürecinin başladığı ilk yıllar. Aynı zamanda İtalyanların harcamalarının %55’inin yeme içmeye gittiği bir dönem. Keyifli vakit geçirmenin ön planda olduğu o mutlu dönemden ilham alan Marcello; keyifli aperitivolar, eğlenceli atmosfer, iyi müzik ve Akdeniz florasını bir araya getirerek misafirlerine Nişantaşı’nda beton yapıların ortasında olduklarını unutturacak, dolce vita’yı yani tatlı hayatı tattıran bir yer. İtalya’nın demografik yapısı gerek yemeği gerek hayat tarzı, hatta giyimiyle kuzeyinden güneyine farklılık gösteriyor. Marcello spesifik bir bölge restoranı değil, İtalya genelindeki en iyi lezzetleri bir araya getiriyor. Pizzaların yapımından fırına verilişine tüm aşamaları izleyebileceğiniz açık mutfak ise samimi bir ortam yaratıyor. Eski bir aile tarifi olan ev yapımı Limoncello ise yemek sonrası keyifli bir kapanış oluyor.

Orijinaline sadık kalan tabaklardan en öne çıkanı ise Türkiye’de ilk kez servis edilecek Focaccia tipo Recco. Focaccia tipo Recco kuşkusuz, “focaccia” adıyla ilişkilendirdiğiniz yastık gibi focaccia’ya benzemiyor. Bu lezzet, kelimenin geleneksel anlamından tamamen farklı ve mayasız, yufka kadar ince, altın renkli iki ince hamur tabakasının arasında özel olarak üretilen, kaçınılmaz bir şekilde çeneden aşağı damlayan, erimiş bir peynir dolgusu. Yemek yazarı Fred Plotkin’in 1997 tarihli yazısında Focaccia di Recco’yu “gezegendeki en bağımlılık yapan yiyecek” olarak tanımlıyor. The Stay Boulevard Nişantaşı’nın en üst katında yer alan Marcello, sizleri nefes kesen İstanbul manzaraları eşliğinde İtalyan şeflerin özel reçetelerini deneyimlemeye davet ediyor.